Ömer Faruk Küçükçal

Ömer Faruk Küçükçal İngiltere’deki dil eğitimi için Stafford House Cambridge okulunu seçti, deneyim ve izlenimlerini bizimle paylaştı.

 

Cambridge’de geçirdiğim İngiltere dil okulları deneyimimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sanırım öncelikle şehirden başlamak gerekiyor. Cambridge gerçekten her açıdan çok iyi bir şehir çünkü her dil eğitimine giden öğrencinin iki büyük isteği oluyor. Bunlardan ilki dil açısından iyi bir şehir olması ve ikincisi rahatlıkla gezilebilecek her yere yakın bir yer olması. Cambridge Londra’ya olan 50 dk süren mesafesi ve ne küçük ne çok büyük bir şehir olmaması yönünden bu iki isteğimizi de karşılıyor.

Eğer çok uzun bir süreniz (6 ay) yoksa çok büyük bir beklentiye girmemek gerekiyor. Süreniz ne kadarsa o kadar çok öğreniyor ve gezebiliyorsunuz. Gelmeden konuşmanız telaffuzunuz hakkında dert edinmeyin kendinize, gittiğinizde fark ediyorsunuz bizden çok daha kötü telaffuzlar mevcut. Bizim telaffuzumuz çok daha önde oluyor diğer milletlere göre.

Biraz reel sayılara gelelim. Benim toplamda 10 haftalık bir kurs programım vardı. Gittiğimde pre-int başladım , bitirdiğimde ise intermediate sonunda bitirdim bu da ne demek oluyor yani bir hafta sonra upper olabiliyorsunuz. Benim açımdan iyi bir gelişme olmuştu. Okulum ise gerçekten çok eğlenceli yardımsever hocalara ve yönetici kadroya sahipti. Ve inanın bu olay oraya gittiğinizde en çok ihtiyacınız olan şeyler oluyor. Sizi her gördükleri yerde gülümsüyorlar ve hep yardımcı olmaya çalışıyorlar. Örneğin bir gün dersin ortasında arkadaşlarla araba kiralayacaktık; hocadan yardım istedik, dersin tam ortasında internetten bize yardımcı olmaya çalıştı ve oldu da. O gün dersimizin konusu birileriyle bir yerlere seyahat etmek oldu.  Gerçekten çok iyi hocalara sahip. Her türden hoca var; çok ciddi olanlar (tam bir öğretmen) ve acayip eğlenceliler var (sanırsın ders değil talk show) .

Sizi bu tarz kurslara göndermeyi düşünen aileniz varsa ve Alternatif’le yani benim açımdan Cengiz beyle karşılaştıysanız çok şanslısınız. Eğlenmenize bakın.

Ömer Faruk Küçükçal