Eurocentres okulunun davetiyle Kanada’da Toronto ve Vancouver şehirlerinde bulundum. Lufthansa havayollarıyla 9 saat uçuştan sonra Toronto’ ya vardım. Gümrük pasaport kontrol işlemlerinden sonra bekleme salonuna geçtim ve okul tarafından talep ettiğimiz karşılama olduğu için salona geçtiğimde EUROCENTRES başlıklı kâğıtla bekleyen birinin olması ilk seyahatim olmamasına rağmen beni rahatlattı. J İngilizcesi orta seviye olanlar için karşılama talebi ihtiyaç olmayabilir ancak yine de talep edilmesi ayrı bir rahatlık. Buluşma sonrasında otoparka yürüdük ve sohbet eşliğinde kalacağım aileye gitmek üzere yola çıktık. Mart ayında olduğu için hava çok soğuk olmamasına rağmen yağmurluydu. 1 hafta öncesine kadar hava soğukluğu -8 derecelerde ve karlı olduğunu beni almaya gelen hanımdan öğrendim. Benim çok şanslı olduğumu söyleyerek önümüzdeki haftalarda sıcaklık artarak mevsim normallerin üstü olacağının bilgisini verdi bana. Kalacağım aile bilgilerini Kanada’ ya gitmeden 1 hafta önce okul tarafımıza yollamış ve aile ile iletişime geçmiştim. Bu durum tüm öğrencilerimiz için aynıdır. Ailemdeki anne devlet kütüphanesinden emekli yalnız yaşayan bir hanımdı. Kanada’ da doğmuş yetişmiş birisi olması, kısa kalacak olmama rağmen çok avantajlıydı. Hemen ertesi gün birlikte şehir tanıma turuna çıktık.
Ulaşım street carlar (bakınız üste resim kırmızı araçlar) ve metrolarla sağlanıyor. Kusursuz toplu taşıma sistemiyle 24 saati dolu dolu yaşayabileceğiniz bir yerdir. Toronto tek kelimeyle harika bir şehir. İlk olarak en popüler alışveriş merkezi EATON Center’ a gittik. Hafta sonu sokaklar oldukça yoğun ve her mevsimde mutlaka çok renkli festivaller görmek mümkün. Mart ayında bulunduğum dönem St.Patrik günü kutlamalarına denk geldim ve tüm yerler dolu ve hatta çoğu kafelerin kapısında kuyruklar oluştuğunu da görebilirsiniz. Hemen hemen her ülkenin mutfaklarından değişik tatlarda yemekler, üç değişik Çin mahallesi, Ontario gölü üzerine inşa edilmiş kültür kompleksi Ontario Palace’ i gezebilirsiniz. Kültür bakımından müze, galeri, tiyatro ve kesinlikle ihmal etmemeniz gereken sinema IMAX salonlarını kaçırmanızı istemem. Dünyada tek olan ve 6 katlı bina yüksekliğinde dev ekranlarda film izlemenin keyfine varacaksınız. Bunun yanı sıra ünlü CN Tower’ ın yanı sıra, doğal parkları, eşsiz gölleri ve Toronto adası sadece 2 saat uzakta olan Niagara şelalesi gibi birçok güzelliklerin yakınlarında olmasının tadını çıkartma fırsatı bulacaksınız. Toronto ya tam alışmıştık ki ayrılma zamanın geldiğinin fark ettik. Sırada Vancouver şehrini keşfetmek vardı.
Toronto’ dan 5 saat uçuştan sonra Vancouver’ a vardık. Panaromik şehir turundan sonra Stanley Parkında muhteşem hava sayesinde yürüme fırsatı bulduk. Vancouver, Kanada’ nın en güzel şehirlerden biri olup ılıman bir iklime sahip. Gezi programımızda; Vancouver Operası, birkaç müze (denizcilik, sanat), public (halk) marketleri ziyaret edererek başladık ve devamında ünlü Gate köprüsü… Asya’ yı Avrupa yakasına bağlayan boğaz köprümüzden hiç farkı yoktu, biran kendimi İstanbul’ da gibi hissettim bu çok hoşuma gitti. (Vancouver’ dan bakınca İstanbul boğazının ne kadar muhteşem olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.J)
Rabson Street (alışveriş caddesi) ve meşhur Çin mahallesini gezmenizi de ayrıca önerebilirim.
[contact_info address=”Alternatif Dil Okulları” phone=”0212-292-43-26 (dahili 12)” email=”selda@alternatifecs.com”]