Benim için yurtdışında eğitim alma fikri bir grup arkadaşlar beraber üzerinde fazla düşünülmeden bir anda alınmış bir karardı. Üniversitemizin birinci sınıfında aldığımız eğitimin yeterli olmadığını görüp bunun sonucunda da varacağımız noktayı hesap ettikten sonra henüz başında olduğumuz öğrenimimizi iyi biçimde değerlendirmek istedik.
Yurtdışına gitme oradaki üniversiteler, kayıt prosedürleri, başvurular hakkında en ufak bir fikrimiz olmadığı gibi, ailelerimizin de konudan haberleri yoktu. Araştırmalarımızı bir iki ay gibi çok kısa bir sürede tamamladıktan sonra daha önceden Amerika’nın New York eyaletinde tespit ettiğimiz İngilizce dil okuluna dahil olduk. Bu çok düşünülmeden tarafımızdan alınmış bir karar gibi gözükmesine rağmen bizi bu sonuca vardıran her birimizin daha evvel düşünmüş olduğu ortak kanaatlerimiz vardı. Öncelikle dil yerinde öğrenilmeliydi.
Pratik imkanı olduğu takdirde yeteri derecede ve zaman kaybı olmadan bu sorunu halledebilirdik. Diğer ikinci önemli kanaatimizse İngilizce’nin gerçek anlamda konuşulduğu kaynağından dil eğitimi almak aklımızdaki hangi kurumdan ve ne şekilde İngilizce görürsem daha sıhhatli olur şüphesi kalmayacaktı. Çünkü İngilizce dil eğitimini alabileceğimiz en iyi yere gidiyor ve oradaki kültüre intibak etme fırsatını bulmuş oluyorduk. Bugün bu kararı almakta ne kadar haklı olduğumuzu daha iyi anlıyorum. Çünkü başka bir dili öğrenmek ve konuşmak o dile ait kelimeleri ezberleyip, formatını bilmek demek değildi.
Aynı zamanda o dilin kendi iş kültürünü kelimelerin kullanım alanını, o dili kullanan insanların vücut dilini de beraberinde bilmek gerekiyordu. Somut olan bu eğitimin üzerine de farklı bir ülkede yaşamanın sosyolojik ve psikolojik katma değerini de ekleyince insanın kendini daha iyi tanıyabilme, kendi kendine yetebilme, farklı kültür ve anlayışlara sahip insanlarla iletişim kurma adına benzersiz bir tecrübe elde ediyordu.
Dil kursunu kısa sürede bitirdikten sonra yeterli olan TOEFL puanını aldıktan sonra Fairleigh Dickinson Üniversitesinden Miami Barry üniversitesini uluslar arası ticaret bölümüne geçiş yaptım. Uzun ve maceralı bir eğitim sürecinden sonra Cleveland State üniversitesinin işletme bölümünden mezun olup insan kaynakları mastırı yaptım. Amerika’da eğitim görmüş olmanın verdiği İngilizce’yi çok iyi konuşabilme, yeterli ve pratiğe dayalı bir eğitim alma gibi kazanımlara sahip olduktan sonra yurda döndüm. Kafamdaki soru bu birikimlerin Türkiye’de bana geri dönüşümünün ne olacağıydı. Bunun için bir çok önemli kuruluşa iş başvurularında bulundum. Yapılan imtihan ve mülakatlarda fazla bir iş tecrübem olmamasına rağmen, çoğu zaman yabancı dili çok iyi kullanabilmem ve diplomamın Amerika’nın geçerli bir üniversitesinden alınmasından dolayı kabul gördüm. Çok az bir süre uluslar arası bir şirkette çalıştıktan sonra Yüksel Eğitim Hizmetleri ve buna bağlı Dilkent İngilizce dershanesini kurdum ve hayata geçirdim. Halen genel müdürlüğünü yapmakta olduğum şirketimde konuşma İngilizcesi gibi alışılagelmiş bir çok teknik ve öğretilerin dışında yeni ve modern bir anlayışla İngilizce dil eğitimini vermekteyiz. Şu anda düşündüğümüzde yıllar önce vermiş olduğum kararın ne kadar isabetli olduğunu tartışmam mümkün değil.
Fakat yurtdışı eğitim kararı aldıktan sonra iyi bir şekilde bilgi sahibi olamayıp yönlendirilmediğim için kötü bir başlangıç yapıp çok zaman kaybettim. Eğitimim içerisinde doğruların hepsini yanlışları deneyerek buldum. Bu da bana ekstra ücret ve zaman kaybettirdi. Çünkü yurtdışına çıktığım o yıllarda çoğu bilgisiz kısıtlı sayıda yurtdışı eğitim danışmanlığı veren firmalar vardı. Şimdiyse son iki senenden beri Amerika’da eğitim almasını planladığım kardeşimi Alternatif Yurtdışı Eğitim ile Amerika’ya gönderiyorum. Alternatif’in onun için seçtiği üniversite ile okurken faydalanabileceği tüm imkanlardan donanımlı olarak yanlışları denemeden doğruları bulacak. Bize bu imkanları sağladığı, bir çok bilmediğimiz avantajlardan bizleri haberdar ettiği için Alternatif’e teşekkür ederim.
Sadullah Yüksel