Sümbül Uygun Dil Okulu İzlenimleri

İki haftalık burs ve İngiltere

British Council aracılığıyla İngiliz eğitiminin ne kadar mükemmel olduğunu, British Airways konforunu ve Alternatif Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı’nın organizasyon başarısını yerinde gördüm yaşadım.

HERKES TÜRKİYE’Yİ TANIYOR

sumbul-uygunBaşta çekik gözlü Asyalı arkadaşlarım olmak üzere ‘Türkiye’den geldim’ deyince ilk başta bana futbolu sordular. Hem futbolcularımız hem de klüplerimiz hakkındaki bilgilerini benimle paylaştılar. Doğrusu bu futbol muhabbetleri beni hayrete düşürürken yurtdışında oynayan futbolcularımızı takımları yetmiyormuş gibi soyadlarına kadar bilmeleri karşısında ne kadar şaşırdığımı ifade etmekte zorlandım. Hatta Fenerbahçe formasına sahip bir Asyalı arkadaşım bile oldu. Yabancıların Türkiye’ye karşı bilgisi tahminimden daha fazlaydı. Ya daha önce kendileri Türkiye’ye gelmişti ya da bir yakınları Türkiye’de bulunmuştu. Tabi tek konu futbol ve turizm değildi. Avrupalı öğrencilerin bilgisi daha farklı konulara yönelikti; AB’ye girmek istememiz, Kıbrıs sorunu ve elbette AK Parti’nin iktidara gelişi… Hatta sınıftaki ilk günümde öğretmenimin, ilk sorusu ‘seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?’ oldu.

ATLAYA ZIPLAYA OKULA GİTMEK

Bütün bunlar İngiltere’ye ısınmak için güzel bir sürprizdi. Zaten okul arkadaşlarımın sıcaklığı ve hemen dost olmak istemeleri benim de ortama adapte olmamı kolaylaştırdı. Okul yaşamı, oldukça güzel geçti. Hem sınıfımdaki öğrenciler hem de öğretmenim harikaydı. Dersler çok eğlenceli ve eğitici geçiyordu. Hayatımda okula bu kadar istekli gittiğimi hatırlamıyorum. Bol bol pratik yapmanın yanı sıra artık kendime güvenim artmıştı. İki haftalık süre belki çok kısa ama hem farklı dünyaları tanımak hem de konuşmayı geliştirmek için güzel bir fırsattı. Okulda tanıştığım birbirinden farklı ülkelerin öğrencileriyle kurduğum dostluklar gerçekten işin en keyifli yanıydı. Sınıfımda kimler yoktu ki Belçikalı, Çek, Polonyalı, Alman, Japon, Çinli olmak üzere bir çok arkadaşım oldu. Onlara ait olan bilgileri ilk ağızdan dinlemek çok güzeldi. Ülkeleri ve kültürleri hakkında çok şey öğrendim. Farklı ülke insanlarının yeme alışkanlıkları, yaşam biçimleri ve inanışları gibi konularda yapılan sohbetler beni çok heyecanlandırdı.

YILAN YİYEN ÇİNLİLER, KAHVALTIDA PİRİNÇ TERCİH EDEN JAPONLAR

Çinlilerin yılan yemesinin ne kadar doğal olduğu, ya da bir Japon’un sırf lezzetli diye zehirli bir balık yemeğini iştahla anlatması ve üç öğün pirinci tercih etmesine, Avrupalıların kahvaltıda tatlı besinlerden vazgeçemediklerine şaşırırken, benim zeytin ve peynir alışkanlığım onlara oldukça değişik geldi. Kahvaltı meselesi bana İngiltere’de yaşadığım bir zorluğu hep hatırlatacak. Sabahları tereyağı, marmelat, sarelle ve kornflexten oluşan kahvaltı alışkanlıklarıma uymuyordu. Benim gibi kahvaltıda tatlı yemeyen biri için işler zor. Ama yanında kaldığım ailenin akşam yemekleri her türlü damak zevkine hitap ediyordu. Makarna, patates kızartması, ızgara, salata, pizza başlıca yemekler arasında yer alıyordu. Tabi ailemin ilk geldiğim gün yeme alışkanlıklarımı sorması sayesinde yemek konusunda fazla sorun yaşamadım.

KÜÇÜK YERDE YAŞAM DAHA UCUZ

İngiltere’de yaşam, poundun Türk Lirası karşısında oldukça değerli olması yüzünden pahalı. Ama İngiltere’de altı ay, haftada 15 saatlik bir programa kayıt yaptıranlar çalışma imkanına sahip olabiliyor. Öğrencilerin haftada 20 saatlik yasal çalışma izni var. Buradan kazanılan para ile haftalık harçlığı çıkartmak mümkün. Ayrıca öğrenci kartı olanlar birçok alandaki hizmetlerden indirimli yararlanabiliyor. Benim kaldığım Hastings, İngiltere’nin East Sussex bölgesine bağlı bir şehir. Okula yürüyerek gidiyordum, ulaşım parası olmaması masraflar açısından kolaylık sağladı. Ayrıca öğle yemekleri okulda yenebiliyor. Fiyatlar makul. Öğrencilerin ucuz olduğu için gittiği mekanlarda iyi bir alternatif oluşturuyor. Bu arada bilmediğiniz bir ülkede kaybolacağınızı düşünmeyin. İngilizler bu konuda oldukça yardımseverler. İngiltere’ye ayak bastığımdan itibaren özellikle yer tarifleri konusunda bayağı yardım gördüm.

İSTANBUL GİBİ KALABALIK BİR ŞEHİR: LONDRA

İngiltere’ye gidilir de Londra gezilmez mi? Sabah erken saatlerde başladığım Londra gezimde köprüler, katedraller, saraylar, kuleler, parklar kısacası taşı toprağı tarih olan bir şehir vardı karşımda. Londa İstanbul gibi kalabalık bir şehir. Tarihi yapıların yanı sıra Piccadily, Oxford Street, Regent Sreet gibi caddelerinde ne isterseniz bulabileceğiniz birçok mağaza var. Londra çok gelişmiş bir metro sistemine sahip. Her yere rahatça ulaşılıyor. Ama yürüyüşü seviyorsanız, gezi yorucu olmasına karşın daha zevkli geçiyor. Tabi iki katlı kırmızı otobüslerle de bir şehir turu atabilirsiniz.

ODA ARKADAŞIM KORELİ

Aile yanında kalmanın hem avantajları hem de dezavantajları vardı. Bence en önemli avantajı saf bir İngilizce duymanız, kültürlerini yakından tanımanız ve sohbet imkanı bulmanız. Kendi ev yaşamımdan farklı olması benim için tek dezavantajı oluşturdu. Odamı Koreli bir arkadaşımla paylaştım. Na-young ülkesinde üniversite öğrencisi, burada 13 aydır kalıyor. Bana oldukça yardımcı oldu. İyi bir oda arkadaşına sahip olmam gerçekten güzel bir şans. Bu arada evde Fransız Chary’de kalıyordu. Chary’nin Paris’te oturduğu bölgede birçok Türk’ün bulunması nedeniyle o da Türkleri yakından tanıyordu.

ASYALILAR BİZE BENZİYOR

İngiltere’den dönerken Asyalıların bize kültür olarak ne kadar benzediklerini düşündün. Okuldan ayrılacağım son gün, Asyalılar “Ülkeme gelirsen bende kalırsın” derken Avrupalılar “geldiğinde bir telefon aç” diyor. Ayrıca daha sıcak kanlı ve yakınlar. Sınıftaki neşemiz özellikle öğretmenimizi çok şaşırtıyordu.

KALIN KAZAK ŞART

 

*İngiltere’de kışlar sert geçiyor. Mutlaka kalın giyecek getirmek ve gün içinde sık sık değişen havaya hazırlıklı olmak için yağmurluk ve şemsiye bulundurmak şart

* Trafiğe mutlaka dikkat etmeli. Trafik akışının sağdan olması nedeniyle alışmak biraz zaman alıyor.

* Türkiye’den getirdiğiniz elektronik aletler için adaptör kullanmanız gerekiyor.

* Kısa bir süre için İngiltere’ye gittiysen iz nakit yerine kredi kartı kullanmak daha avantajlı. Hemen hemen her yerde kredi kartı geçiyor.

İngiltere’de genel ingilizce kurslarına katıldığım Hastings English Language Center’da (HELC) haftada 20 saatlik bir programa kayıt oldum. Okulda genel ingilizcenin yanı sıra iş ingilizcesi sınıfları da bulunuyor. Üç katlı bir iki binadan oluşan okulun kendine ait bir bahçesi de var. Okulda öğrencilerin eğitimini devam ettirmeleri için hazırlanan kütaphaneden ödünç kitap ve video kaset alınabiliyor. Bilgisayar odasında ise haftalık 2 pound karşılığında internetten sınırsız yararlanma imkanı var. Okuldaki sosyal faaliyetlerin bazıları ücret karşılığı yapılıyor. Film seyretmek, kentteki turisttik mekanların ziyareti gibi.

 

HOST FAMİLY ÇOK YAYGIN

“Host family” adı verilen aileler, İngiltere’de çok yaygın. Ev ortamını tercih eden öğrenciler aile yanında kalıyor. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği aile tarafından hazırlanıyor. Yemeklerinin dışında mutfağı kullanmak için aileden izin almak gerekiyor. Aileler, özel olarak seçiliyor ve denetleniyor. Aileye akşam eve geç gelineceği veya gelinmeyeceği haber verilmeli. Aile eve zamanında gelmeyen öğrenci için okulu ya da polisi arayabiliyor. Oda temizliğinden aile sorumlu. Ama odanın düzenli tutulması öğrenci tarafından sağlanıyor. Kirli kıyafetlerin temizlenmesi için şehirdeki çamaşırhaneler hem fiyat hem de pratiklik açısından daha uygun.

ÇEKİK GÖZLÜ ASYALILAR

Benim kaldığımız bölgede çekik gözlü asyalılar çoğunluktaydı. Öğrencilerin İngiltere’yi tercih etmesinin en önemli nedeni İngilizce’yi anavatanında öğrenme isteği ve yakınlığı olarak gösteriliyor.

Sümbül Uygun